Bilinç Kavramına Kısa Bir Bakış

alp yuce
2 min readNov 26, 2021

Bugün insanın bilinç olgusunu daha iyi anlayabiliyoruz. Tarihi süreçte insan vurgusu bu denli yapılmış olmasaydı, belki zaten insan bilinci, aklı nedir soruları üzerinde bu kadar durmayacaktık. Bunu aynı yeme içme, yürüme, karın hareketlerimiz gibi doğal algılayacaktık. Sonuç olarak bilinç kavramını yıkıp baştan inşa etmek zorunda da kalmış olsak da, biz düşünen insanların fikirleri bir araya geliyor, ve bu konuda yol kat etmiş görünüyoruz.

Kestirmeden söylemek gerekirse insan bilinci fiziksel bir durum haline denk düşmekte. Tıpkı başımızı çevirdiğimiz bir anda, kolumuzu kaldırdığımız bir durumda, yutkunduğumuz bir anda olduğu gibi. Bilinç halinde olma, bilinçli olma durumu da beynin, bir özelliği olarak sunduğu anlık vücut statüleri, durumları. İç ve dış koşullar gereği vücudumuz bir hal alıyor, bir his oluşturuyor. Ve biz o an bilinçli oluyoruz. Bilincin doğal koşullarda neden olduğunun aslında pek bir önemi yok gibi. Ama insan bilincinin natürel bir zeminde anlaşılması için iki teoriden birer cümle ile bahsedeceğim ki bu sayede bilincin fiziki, biyolojik bir şey olduğunu anlamak için birer çıkış kapımız olsun. Bu arada bu iki teorinin de en önemli vurgusu bilincin çok kez karşılaşılan uyarılma hissine dayanıyor olması gerektiğidir. Bu teoriler göre insan bilincinin, diğer türlerden farklılaşan şekilde düşünce üretip, bilinçli düşüncelere sahip olduğu varsayımı, bu bilinçli düşüncenin oluşumunun birçok kez aynı şekilde nörofizyolojik uyarılmaya maruz kalarak ortaya çıkması gerekliliğini savunmaktadır. Yani bilinçli insan diye bir şey, ancak çok fazla kez bilinçli olma durumu yaşayıp o yönde bir adaptasyon (habituation, hafızaya ilişkin) gerçekleştirirse, bugün anladığımız anlamda bilinçli fikir üretebilir. Örneğin bir insanın rüzgar sonucu hareket eden demirden bir tabela ile, biyolojisi gereği hareket eden bir köpeğin hareketini bilince istinaden ayırt edebilmesi için, birinin cansız, diğerinin canlı olduğu uyaranını, fikrini, öğrenimini birçok kez, duymuş, görmüş, belki sosyal bağlamda karşılaştırmış olması gerekmektedir.

Birinci teorist Damasio’ya göre bilinçli olma hali hisler temellidir. İnsan çok kez hissi olarak (fiziksel his, duygusal his, sosyal his) uyarılır, bu çok sayıda uyarılma sonucunda vücudun bir tepkisi olarak bilinç -belki de bir cevap olarak- ortaya çıkar (2010). İkinci teorist Schwartz’a göre ise organizma uncertain durumlarda problemi çözmek adına metacognition yapar ve aynı konu üzerinde metacognitive hareket çok fazla tekrarlanırsa, bilinç diye adlandırabileceğimiz kavram oluşur (2014, aynı bakış açısına Fleming’te sahip, bkz. Know Theyself, 2021). Bunlar en temelinde anlık oluşumlardır, beynin sürekli bu bilinçli olma halinde olması genel olarak beklenmemektedir.

Bu anlattıklarım ile varmak istediğim şey şu: İnsan bilinci, hangi açıdan bakarsak bakalım, belirli bir eğitim, hafızaya dayanıyor. Alışmaya dayanıyor, süreklilik içinde de bu pratiği devam ettirmeyi gerektiriyor. Eğer insan bir konuya ilişkin, bir düşünceye ilişkin daha önceden bir bilinçli olma hali deneyimlememişse ya da bu bilinçli olma halleri süreklilik halinde gelişmemesi, insan o konu hakkında bir bilinç geliştiremiyor.

Sonuç: İnsan bilinci fiziksel dünyada oluşan şartlara göre gelişir, tüm bilinç tipleri, somut ya da soyut karşımızda oluşan koşullara göre şekil alır. Bilinci geliştiren en öncelikli şeyler de yemek, içmek, sosyalleşmek (çünkü insan sosyal obligat bir türdür), barınmak, üremek olgularına dayanır. Neyi ayrıntılandırırsak ayrıntırandıralım, mesele gelir yine bunlara dayanır.

Kaynakça:

Damasio, A. (2010) Self Comes to Mind: Constructing the Conscious Brain,

Schwartz, B. (2014) (Dunlosky, Tauber) Oxford Handbook of Metamory

Sign up to discover human stories that deepen your understanding of the world.

Free

Distraction-free reading. No ads.

Organize your knowledge with lists and highlights.

Tell your story. Find your audience.

Membership

Read member-only stories

Support writers you read most

Earn money for your writing

Listen to audio narrations

Read offline with the Medium app

alp yuce
alp yuce

Written by alp yuce

Indeed I am a poet, but the life forces me to do that.

No responses yet

Write a response